Sanat Dersi

Arkeolojinin Tarihçesi

Insanligin geçmisini aydinlatma yolunda çok eskiden beri bir takim arastirmalar yapilmistir. Baslangiçta tarih ve felsefeyi açiklamada kullanilan arkeoloji,daha sonra bu bagimliliktan kurtulmus ve bir bilim dali kimligi kazanmistir. 15.-16. yy. Avrupa'sinda arkeolojinin bir bilim disiplini içersinde ortaya çiktigina tanik oluyoruz.Bunun da nedeni Rönesans hümanistlerinin Antik Çag sanat yapitlarina yönelmeleriydi.Yunan ve Roma sanatina duyulan ilginin giderek artmasi ve 18.yy.'da Italya' da Pompei ve Herculaneum kentlerinin kazilmasi,arkeolojinin gelismesinde önemli rol oynar. Arkeoloji'nin bilim haline gelmesinde ve Arkeoloji'ye bir metod oluşturmasında en büyük katkiyi Alman J.J.Winckelmann (1717-1769) saglamistir. Winckelmann, o güne dek yapilan kazilar üzerine yazdigi yazilarla ve hazirladigi tas koleksiyonu kataloguyla Arkeoloji alaninda çalisan ilk bilim adami olur. Bu nedenle kendisi, " Arkeoloji"nin babasi sayilir.O güne dek yalniz Filolojiye dayanarak yapilan geçmis kültürlere ait açiklamalin yeterli olmadigini gören Winckelmann mitolojiden yararlanmaya;bunun ötesinde,eski insanlari yasayislarini,yapitlarini ve kültürlerini ögrenmek için,onlarin yer altinda kalmis sanat ürünlerini kazi yaparak aydinliga çikarmanin gerekliligine inanmistir.

Bati'da Winckelmann ile baslayan bu hareket,Dogu'da bir imparatorun öncülügü ile gerçeklesir.Fransiz Imparatoru Napeloun,1789'deki Misir seferi sirasinda kalabalik bir bilim adamlari ekibini de beraberinde götürür.Bunlardan ülkede gördükleri antik kalintilari resim ve çizimlerle belgelemeleri ve kopya çikarmalari istenir.Böylece Misir Arkeolojisinin ilk temelleri atilir ve bu belgeler "Description de L'Egypte " (1808-1825) adli yapitta yayinlanir. Napolyon'un bu seferinde elde edilen bilgilere dayanarak ayrica " Rozetta tasi (üç dilli yazit)" nin yardimiyla 1822'de Jean-François Champollioni,Eski Misir yazisini çözer.Bundan sonra da Misirlilar'dan kalma bir çok yazili belgenin okunmasi saglanir.Ardindan Misir'da çikarilan eserlerin korunmasina yönelik Fransiz Auguste Mariette'nin Kahire'de kurdugu Misir Arkeoloji Müzesiyle arkeolojide sistemli ve denetimli bir döneme geçilir.

Alman Mecklenburg'lu Heinrich Schliemann'da arkeoloji tutkusua kapilanlardan biri olmus,küçüklügünde babasinin kendisine okudugu Homeros destanlarinin dogruluguna ve gerçek olduklarina inanmistir.Destanlarda adi geçen kenti bulabilmek, ayrica Troia 1970'lerde gerçeklestirdigi Troia Kazilari ve burada buldugu Priamos'un hazinesini kaçirisi,Avrupa'da genis yankilar uyandirmistir.Ancak Schliemann'in hareketinin asil önemli yani,-daha sonra kazilan Mykenai ve Tyrns sehirlerinden çikan sonuçlarla birlikte-efsanelerde ve antik destanlarda anlatilan olaylarin birer hayal ürünü olmadiklari,bunlarin gerçek ve yasanmis olaylar oldugunu belgelemis olmasidir.

H.Schliemann'in Troia ve Mykenai'de Yunan Uygarliginin kökenlerini arastirmaya yönelik kazilarina ayni dönemde M.A. Biliotti'nin Rodos; Ernst Curtius'un 1875'de basladigi Olympia; Alexander Conze'nin Semendirek Adasi kazilari eklenir.Conze'nin kazi raporunda ilk kez fotograf kullanmasi arkeolojik dünyada yeni bir çigir açar.

1880'de Misir'da çalismalara girisen Ingiliz arkeolog Flinders Petrie uzun yasami boyunca Misir ve Filistin'de arastirmalar yapar ve yeni buluslariyla arkeolojiye önemli katkilarda bulunur.Petrie ilk kez sistemli bir kazi yöntemi gerçeklestirir ve bunun ilkelerini "Methods and Aims in Archaeolgy (1904)" adli yapitinda anlatir.

1846'da Henry Creswicke Rawlinson,Mezopotamya çivi yazisini çözmeyi basarir.Anadolu'nun her türlü kalintilariyla arastirilip adim adim gezilerek tanitildigi dönem 18.yy. sonu 19 yy.baslarina rastlar.Anadolu'ya bu ilginin gösterilmesinde Ch.Texier,Ingiliz Fellows,W.Hamilton ve G.Perrot gibi gezginlerin yayinlari etkili olmustur.20.yy. Anadolu'da Hitit,Frig ve Lykia,Kilikia ile Urartu kültür ürünlerinin tanitilmaya baslandigi bir dönemi kapsar.

Anadolu'da ilk kazi ise 1871'de H. Schliemann tarafindan Troia (Hisarlik) da gerçeklestirilir.Troia Kazilarina daha sonra W.Döpheld devam eder;bu kazilar 1.Dünya Savasina dek sürdürülür.Bu yeni dönemde Almanlar Pergamon,Priene,Milet ve Didyma'da; Avustralyalilar Efes'te; Amerikalilar ise Lydia'nin baskenti Sard'da kazilar yaparlar.Istanbul Arkeoloji Müzeleri adina Makridi Bey ve H.Winckler'in gerçeklestirdigi Bogazköy (Hattusas) kazilari Hitit devlet arsivini ortaya çikarir.Sir L.Wooley'in Kargamis'ta (Cerablus), J.Garstag'in Sakçagözü'nde,Von Luschan'in Zincirli(sam'al) da N.Özgüç'ün Kültepe'de; R.O. Arik'in Alacahöyük'de,L.Delaporte'nin Malatya-Aslantepe'de,U.B.Alkim'in Karatepe' de,H.Z.Kosay'in Erzurum-Karaz ve Güzelova'da yaptiklari kazilarla Anadolu Arkeolojisi Kurulmus olur.1 Dünya Savasi'ndan sonraki kazilar,Anadolu'nun Dogu ile Bati arasinda özel ve önemli bir yeri oldugunu göstermeye yaramistir.