Sanat Dersi

Sanat

İbrahim Çallı Kimdir?

1882 yılında Denizli’nin Çal kasabasında doğdu, 1960 yılında İstanbul’da öldü. İlk ve orta öğrenimini kasabasında, lise öğrenimini İzmir’de yaptı. Askeri okulda okumak için İstanbul’a geldi. Burada parasını çaldırıp zor durumda kalınca çalışmaya başladı. Bir resim öğretmeninden ve ressam Roben Efendiden resim dersleri aldı. Şeker Ahmet Paşa’nın oğlu İzzet Bey ile tanıştı ve arkadaşının yardımıyla Sanayii Nefise Mektebine girdi (1906). Altı yıllık okulu üç yılda bitirdi ve devlet tarafından Paris’e gönderilerek, Fernand Cormon’un atölyesinde öğrenimini sürdürdü (1910-1914). 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yurda döndü. Sanayii Nefise Mektebinde Vallaury’nin yardımcısı oldu. Atölye öğretmeni olduktan sonra, 1947’de emekli oluncaya kadar bu görevde kaldı. Devlet Resim ve Heykel sergilerine aralıklı olarak katıldı. Ölümünden bir yıl sonra, Ankara Türk-Amerikan Derneği’nde son toplu sergisi açıldı (1961). Güzel Sanatlar Birliği’nin kurucularından biriydi.

Devamını oku

Süleyman Seyyid Kimdir?

1842 yılında İstanbul’da doğdu, 1913 yılında İstanbul’da öldü. Maltepe ve Maçka askeri rüştiyesinde okudu. İdadi ve Harbiye’de resim yeteneğiyle öğretmenleri Chirans ve Kess’in dikkatlerini çekti. Paris’e gönderilerek, Abdülaziz tarafından Türk öğrenciler için açılmış olan Mektebi Osmani’de öğrenim görmeye başladı. Önce Rolrobens’le, Mektebi Osmani’ye kapatılınca da A. Cabanel ile çalıştı. Paris Güzel Sanatlar Okulu’nu bitirdi. Bazı kaynaklara göre de bir yıl Roma’da kaldı. 1875’te yurda döndü ve Osman Nuri Paşa’nın yardımcılığını yaptı. Harbiye’ye resim öğretmeni olarak atandı. Fakat Şeker Ahmet Paşa ile resim anlayışı konusunda ters düşünce, Kuleli Askeri Lisesinde öğretmenliğini sürdürmek zorunda kaldı. Ayrıca uzun yıllar da Askeri İdadisi’nde resim öğretmenliği yaptı (1884-1910). Süleyman Seyyid’in İstiklal ve Osmanlı gazetelerinde yazı ve çevirileri de çıkmıştır. Bazı okullarda Fransızca öğretmenliği de yapmıştır. Fenn-i Menazır adlı basılmamış bir eseri vardır.

Devamını oku

Şeker Ahmet Paşa Kimdir?

1841’de İstanbul’da doğdu, 1970’de İstanbul’da öldü. Asıl adı Ahmet Ali’dir. Küçük yaşta Tıbbiye Mektebine girdi (1855). Resim yeteneği nedeniyle bu okulda resim öğretmenliği yardımcılığına getirildi. Daha sonra okuldan ayrılarak Harbiye’ye geçti. Abdülaziz’in ilgisini çekince, resim öğrenimi için Paris’e gönderildi (1864). Önce Mektebi Osmani’ye devam etti. Paris Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçti ve G. Boulanger, J. L. Gerome gibi öğretmenlerden dersler aldı. Paris Uluslararası Fuar sergisinde resimleri sergilendi (1867).

Resimleri Salon’a kabul edildi (1869, 1870) Abdülaziz, Avrupa gezisi sırasında sergideki resimleri gördü ve Ahmet Ali’yi resim seçip almakla görevlendirdi. 1870’te akademiyi bitiren Ahmet Ali, ^^Prix de Rome^^u kazanarak, üç ay süreyle Roma’ya gönderildi. Yurda dönünce kolağası rütbesiyle Sultanahmet’teki Sanat Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atandı (1871). Uzun hazırlık ve çalışmalardan sonra, Türk ve yabancı ressamların eserlerinden oluşan bir resim sergisi açmayı başardı (27-Nisan-1873).

Devamını oku

Salvador Dali Hayatı ve Eserleri

Salvador Dalí 11 Mayıs 1904'de Figueras'ın (İspanya'nın Kuzeyinde Pirienelere yakın bir kasaba) bir köyünde doğdu. 6 yaşındayken menenjitten ölen erkek kardeşinden 3 sene sonra dünyaya gelmişti. 1973 de şöyle yazacaktı:

'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu.. Babamın sevgisinin bu sınırları yaşamımın ilk günlerinde itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.'

Ona koydukları isim; ölmüş kardeşinin ismiyle aynıydı: Salvador. Ressam bu kardeşine ikiz kadar benziyordu. Anne babasının yatak odasında Velazquez'in Çarmıhta İsa resmiyle birlikte asılı olan kardeşinin resminin yaşayan bir aynasıydı. Böylece Salvador Dalí bir küçük despota dönüştü. Ailesinin dikkatini çekmek için yaptığı histeri krizleri, teatral hareketler alışılagelmiş şeylerdi. Uzun süre, onu fetheden kızkardeşi Ana Maria'nın doğumu bile onu düzeltmeye yetmedi. Aksine zaman geçtikçe farklılığını ifade etme isteği daha dayanılmaz hale geliyordu.

Devamını oku

Peter Paul Rubens Hayatı

Siyasi nedenlerle Almanya’ya kaçan büyük flaman hukukcu olan Jan Rubens’in oğludur. Rubens, bir alman kasabası olan Westfalene bağlı Siegen’de 1577 yılında doğmuştur. Küçüklüğü yurtdışında geçen Rubens 11 yaşında 1587’de babasının ölümünden sonra annesiyle birlikte Anvers’e döner. Ünlü Anvers “latin Okulu”nda oldukça iyi klasik eğitim alır ve birkaç dil öğrenir. Avukat olmayı rededer ve ressam olmak isteğiyle ilk öğretmenleri Tobiak Verhaecht ve Adam van Noort’dır. Fakat memnun kalmaz ve Oto van Been atölyesini daha çok beğenerek orada eğitimine başlar. Öğretmeninin ressam olarak yetişmesinde çok büyük etkisi olmuştur. Van Been uzun yıllar İtalya’da yaşamış ve italyan ustalarını tanımıştır. Öğrencisine ilk olarak büyük dekoratif resme sevgiyi aşılamış ve aynı zamanda zor sanat olan figürtatif kompozisyonu öğretmiştir.

Rubens çabuk öğrenmiş ve birkaç yıllık yoğun çalışmayla “Anvers ressamlar birliği” (gilda) ona “usta” ünvanı ve kendi atölyesini açma izni verir. Fakat Rubens para kazanma yerine eğitimine devam etmek ister.

Devamını oku

Sandro Botticelli Hayatı ve Eserleri

Sandro Botticelli gerçek adıyla Alessandro di Mariano Filipepi genç yaşta Fra Filippo Lippi'nin yanına girerek resim, desen ve geometri ogrendi. İlk yapıtlarından olan Guc, Judith ve Holofernes'de (1472, Floransa, Uffizi Galerisinde) Lippi'nin ve Lippi'den sonra yanlarında çalıştığı Antonio Pollaiolo ve Verrocchio'nun etkileri görülür.

1470 yılında daha ilk tablolarıyla büyük ün kazandı. Özellikle Kahinlerin Tapınmasi (Uffizi) ve Madonna (Louvre Müzesi) bunlar arasında sayılabilir.
1481'de Papa Sixtus IV tarafından Roma'ya davet edildi ve Roselli, Ghirlandaio ve Perugino ile birlikte Sistina Capellasinin süslemesinde çalıştı. Burada Musa'nın yaşamını canlandıran 3 fresk ile İsa'nın Igvasi'ni yaptı. Bu eserlerinde zengin ayrıntılar görülür.

1480-1490 yıllarında, olgunluk döneminde Floransa'da Lorenzo de Medici'nin korumasında sanat çalışmalarını sürdürdü. Bu dönemde La Primavera-İlkbahar (1478), Venüs'ün Doğuşu (1484, Uffizi), Mars ve Venüs, Minerva ve Kentauros (1485, Uffizi, Floransa) gibi konusunu mitolojiden alan başyapıtlar gerçekleştirdi. Bu arada, kiliseler, dinsel dernekler icin tablo siparişleri aldı. Meryem'in Taç Giymesi (1488, Uffizi) bunlardan biridir.

Devamını oku

Edouard Manet Hayatı

Edouard Manet Fransız ressam. Ondokuzuncu yüzyılda modern hayatı konu alan resimler yapmaya başlamış ilk ressamlardandır. Manet, gerçekçilik akımından izlenimciliğe geçişte önemli bir rol oynadı. İlk dönem başyapıtlarından Kırda Öğle Yemeği ve Olympia, kendisinden genç ressamlara esin kaynağı oldu. Daha sonraki yıllarda ise o ressamlar izlenimciliğin en önemli isimleri oldular. Günümüzde, bu iki resim, modern sanatın başlangıcı kabul edilir.

Édouard Manet, 23 Ocak 1832'de Paris'te varlıklı ve birbirine bağlı bir ailenin üyesi olarak doğdu. Annesi, Eugénie-Desirée Fournier, İsveç Prensi Charles Bernadotte'nin torunuydu. Babası, Auguste Manet ise Fransız bir yargıçtı ve oğlunun da tıpkı kendisi gibi hukuk alanında kariyer yapmasını istiyordu. Dayısı, Charles Fournier, yeğenini resim yapması konusunda teşvik etti ve sık sık Louvre'a götürdü. 1845 yılında, dayısının tavsiyesiyle, Manet çizim konusunda özel ders almaya başladı. Bu dersler sırasında ileride Güzel Sanatlar Bakanlığı yapacak olan Antonin Proust ile tanıştı. Proust-Manet dostluğu yaşamlarının sonuna kadar sürdü.

Devamını oku

Edgar Degas Hayatı

1834 - Hilaire Germain Edgar Degas, 19 Temmuz'da, Paris'te, zengin bir Fransız-İtalyan ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Auguste Degas, Napoli ve New Orleans'da da şubeleri olan Degas Padre e Figli adlı bankacılık şirketinin Paris şubesini yönetiyordu.

1845 - Louis le Grand Lisesi'nde öğrenim gördü.
1847 - Annesi Célestine'i kaybetti.

1853 - Liseyi bitirdğinde ressam olmayı aklına koymuştu. Babası ise, aile işini devralmasını istiyordu. Bu yüzden Edgar, hukuk okuluna kaydoldu fakat zamanını Louvre'da Primitifleri kopya etmekle geçiriyordu. Kısa süre sonra okulu bıraktı ve Louis Lamothe'tan ders almaya başladı. Lamothe, hem onun becerisinin ve kararlığının hem de Rönesans resmine olan saygısının temelini oluşturdu.

1855 - Paris'teki Güzel Sanatlar Okulu'na kaydoldu ve sadece bir dönem okula devam etti. Koleksiyoner Edouard Valpinçon onu Ingres'le tanıştırdı. Ingres ona doğayı bırakıp ustalardan kopya yapmasını tavsiye etti ve çizime verdiği önemi aşıladı.

Devamını oku

Pablo Picasso Hayatı

Doğumu 25 ekim 1881 malaga,ispanya-ölümü 8 nisan 1973 mougins,fransa.çağdaş ispanyol ressam,heykelci,özgün baskı sanatçısı, seramikçi,dekor tasarımcısı.20 yy. En büyük ve etkili sanatçılarından biri olmuştur.georges braque ile birlikte kübizm akımını kurmuştur.

Gençliği ve yetişmesi:

Bir resim öğretmeni olan jose ruiz blasco’nun oğluydu.on beş yaşında barselona’daki güzel sanatlar okulu la llotja’ya girdi.bir yıl sonra da madrid’deki san fernando kraliyet güzel sanatlar akademisine kabul edildi. Buradaki eğitim biçimselliğinden sıkılarak yeniden barselona’ya döndü. 1900’de paris’e gitti.sanatçıların yaşadığı montmartre semtinde oldukça yoksul bir yaşam sürdü;bir yandan çalıştı,bir yandan öğrendi.toulouse-lautrec’in afişlerini keşfetti ve bunlardan esinlenerek resimler yaptı.üç ay sonra ispanya’ya dönüp madrid’e gitti.orada,yaşamı kısa süren arte joven adlı bir dergi çıkardı(1910).aynı yılın yazında ikince kez paris’e gitti,yapıtlarını ambroise vollard’ın galerisinde sergileme olanağı buldu ve şair max jacob ile tanıştı.

Devamını oku

Michelangelo Buonnarroti Hayatı ve Eserleri

Michelangelo Buonnarroti ya da Michelangelo, İtalyan Rönesansının devlerinden biri, resim ,şiir, mimari ve heykeldeki üstün yeteneğiyle tarihin dört ruhlu adam ünvanını verdiği, ünlü Davut heykelinin yaratıcısı...

Michelangelo, 6 Mart 1475'te Caprese kasabasında doğdu. Soylu bir aileden gelen babası Ludovici Bounnarroti kasabanın belediye başkanıydı. Fakat Michelangelo'nun doğduğu yıl, babasının başkanlık görevi sona erdirildi ve yoksullaşan aile Floransa'ya taşındı. Burada bir taş işçisinin karısının bakıcılığına verilen Michelangelo, yıllar sonra bunun üzerine,'' Dadımın göğsünden sütüyle birlikte keskiyi ve tokmağı da emdim.'' diyecektir.

Çocukluğunda Michelangelo'ya sıkı bir eğitim verildi, fakat çocuğun sanata olan merakı babasının engellemelerine rağmen giderek büyüdü. En sonunda 1488 yılında Ghirlandaio diye bilinen Dominico ile David Currado'nun yanına çırak olarak verilen Michelangelo, resim yeteneğiyle kısa sürede farkedildi. On üç yaşındayken bile Michelangelo, doğayı gözlemlemeden, düşlerinin doğanın gerçeğine uyup uymadığını denemeden hiçbir şeyi renklendirmezdi. Sık sık balık pazarına gider, balıkların şeklini, göz ve solungaçlarını inceler, sonra da büyük bir titizlikle resmederdi.

Devamını oku

Vincent Van Gogh Hayatı

Vincent Van Gogh, bir papazın oğlu olarak 1853 yılında Hollanda’nın güneyinde bir köyde dünya’ya geldi. 19.yüzyılın yazgısı en trajik sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşar ve hiçbir işe yaramadığına olan inancı, bir şeyler yapma, bir çıkış bulma isteğidir bunaltılarının nedeni. Acı çeker, mutsuzdur, huzursuzdur ve yalnızdır ama resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe döndürmeye çalışmıştır.

İnsanların yalnızlık, hüzün ve acı içindeki hallerinden etkilenip bunları da resimlerinde yansıtmıştır. Acı çekenlere ilgi duymuştur; içinde yaşadığı dünyada kendisini uyumsuz hisseden bütün melankolikler gibi. Mutsuz olması yalnızlığındandır. Hiçbir zaman hiçbir şeyi başaramayacağına olan inancı, kendisinden kuşku duyması, trajik yazgısı, yaşamına son vermesidir onu melankolik yapan.

Devamını oku

Leonardo Da Vinci'nin Hayatı ve Eserleri

Leonardo da Vinci (d. 15 Nisan 1452 - ö. 2 Mayıs 1519) İtalyan Rönesans mimarı, müzisyen, anatomist, mucit, mühendis, heykeltıraş, geometrici ve ressamdır.

En tanınmış yapıtları Mona Lisa (1503 - 1507) ve Son Yemek’tir (1495 - 1497).

Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapıtlarıyla değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biridir.

Leonardo, genç bir noter olan Ser Piero da Vinci'nin ve muhtemelen bir çiftçi kızı olan Caterina'nın evlilik dışı çocuğu olarak İtalya'da, Floransa kentine bağlı Vinci kasabası yakınlarındaki Anchiano'da dünyaya geldi. Avrupa'daki modern isimlendirme kurallarının yerleşmesinden önce dünyaya gelmişti. Bu yüzden tam ismi, "Vincili Piero'nun oğlu Leonardo" manasına gelen "Leonardo di Ser Piero da Vinci"dir. Eserlerini "Leonardo" ya da "Io, Leonardo (Ben, Leonardo)" olarak imzalamıştır.

Devamını oku

Resim sanatında fırçalar

Boyaları palet üzerinde karıştırma ve bu karışığı tuval üzerine sürme işi fırçalar aracılığı ile oluşur. Yağlı boyada kullanılan fırçalar biçim ve türlerine göre iki bölüme ayrılırlar

a) Biçimlerinme göre

1-) Ucu sivri olan fırçalar

2-) Ucu yassı olan fırçalar

3-) Ucu toparlak olan fırçalar

Bunların kullanılışları tabloda yapılması arzu edilen işe göre değişir.

Devamını oku

Palet nedir?

Yağlıboya resimde kullanılan boyalar palet denilen ince ve hafif ceviz veya limon ağacından yapılmış bir yüzey üzerine sıralanırlar. En iyi paletler sert parlak ve hafif olanlarıdır. Ceviz, limon, akaju veya kontraplakın seçilmeleri bundandır. Bu tahtalar yüzeyleri zımparalandıktan sonra ve yağlarla bazı işlemlere tutulduktan sonra kullanmaya elverişli olurlar.

Paletlerin biçimleri ve büyüklükleri ödevlerine göre değişik olur. Fakat esas olarak dikdörtgen ve oval biçimdedirler. Paletin bir kenarında baş parmağın geçeceği büyüklükte bir delik vardır. Sol elin baş parmağı bu delikten sokularak, palet güzelce kavranır ve paletin altında serbest kalan parmaklarla kullanılacak fırçalar tutulur. Palet kullanılacağı zaman önce üzeri haşhaş yağı ile ovularak toz ve kirlerden temizlendikten sonra boyalar üzerine dizilmeli ve karıştırılmalıdır. Yağlı boyada paletin temizliği pek önemlidir. Resim yapıldıktan sonra paletin ortasındaki boya artıkları terebentinli bezle iyice temizlenmeli ve sonra üzeri haşhaş yağı ile ovularak tozdan uzak bir yere kaldırılmalıdır.

Devamını oku

Yağlı Boyada Kullanılan Sıvılar

Yağlar

Yağlı boyada kullanılan renkler, toz boyaların bezir veya haşhaş yağı ile ezilerek macun haline getirilmiş ve kurumaları için kalay tüp içine konulmuşlardır. Fakat bununla beraber tüp içindeki boyalar da zamanla sertleşir. Böyle kurumuş ve sertleşmiş yağ ve terebantin ile tekrar ezilerek macun haline getirilebilirse de bunların kullanılmaması daha doğru olur.

Toz boyaları ezme için kullanılacak bezir ve haşhaş yağının çok temiz, saf ve havanın oksijeni etkisiyle bozulmamış olması gerekir. Yağları kullanmadan önce turnusol kağıdı ile kontrol etmek yerinde olur. Toz boyalar ezilirken fazla yağ kullanmamalı. Boyaların katılığı orta derecede olmalıdır. Çok cıvık olarak tablo üzerine sürülen renkler sonradan kararır ve tablonun renk ahengini değiştirirler. Bunun için ressamlar, boyaları kullanmadan önce onları bir sünger kağıdı üzerine koyarak fazla yağları yok ettikten sonra kullanırlar

Devamını oku