Çağ farkı gözetilmeksizin her döneme ait kazılar için geçerlidir. Buna karşılık tabakalanmanın temel ilkeleri hiçbir zaman değişmemekle birlikte, kazı yöntemleri kazılacak alanın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Sözgelimi günümüzde oldukça iyi durumda kalabilmiş kalıntıları kısmen toprak üzerinden de izlenebilen bir Osmanlı medresesinin kazısıyla, 7–8 bin yıllık üst üste tabakalaşma sonucu oluşmuş höyük türü bir yerleşme yerinin ya da altında mezar odaları bulunan Tümülüs veya kurgan denen tepelerin kazı yönteminin birbirinden farklı olması doğaldır. Tümülüs kazısıyla ilgilenen bir kazıcı tüm dikkatini bu tepeler üzerine yoğunlaştırır. Bu anıtta çoğu kez tek bir döneme aittir. Burada arkeologun ilgisi yalnızca mezar anıtının nasıl ve kim tarafından yapılmış olduğu üzerinde toplanmıştır. Buna karşılık bir yerleşme yerinin kazan arkeolog ise çok karışık sorular ve sorunlarla karşı karşıyadır. Çünkü burada birbiri üzerinde gelmiş ya da iç içe geçmiş düzensiz tabakalar söz konusudur.
İşte bu gibi durumlarda deneyimli arkeolog söz konusu ilkeleri kendine göre farklı biçimlerde uygulayarak sonuca varabilir.
Toprak, aynen yazılı kaynaklar gibi, öncelikle çözümlenmesi, çevirisinin yapılması ve kullanılmadan önce değerlendirilmesi gereken tarihsel nitelikli bir belge olarak nitelenebilir. Ancak bu belge herkesin kolaylıkla okuyabileceği türde değildir; belirli bir eğitim ve deneyime gereksinim gösterir. Usta arkeologlarca okunabilen bu belgelerin yanlış değerlendirilmeleri halinde geçmişle ilgili bilgilerimiz de yanlış olur. Bu yüzden kazı son derece sorumluluk isteyen bir bilimsel etkinliktir. Bu sorumluluğu koşut olarak, kazı teknikleri her geçen gün biraz daha gelişmektedir.
Kazı bilimin temel amaçlarından biri, öncelikle kazılan bir yerin stratigrafisi yani tabakalanmasının doğru bir biçimde açıklanmasıdır. Stratigrafi sözcüğü aslında dünyayı oluşturan ve Latince straum adı verilen katmanların sıralanışlarını ifade eden jeolojiyle ilgili bir terimdir. Dilimize tabakalanma olarak çevrilebilecek bu sözcük arkeolojide yalnızca insanoğlunun yaşadığı zaman içinde oluşmuş görece daha yeni tabakalar için kullanılır.
Toprak, yazılı kaynaklar gibi önce çözümlenmesi, çevirisinin yapılması ve kullanılmadan öncede değerlendirmeye tabi tutulması gereken, tarihi nitelikli belge gibidir.Ancak bunu sağlıklı ve doğru yapabilmek için belirli bir eğitim ve tecrübe gerekir.Uzmanların okuyabildiği bu belgelerin yanlış değerlendirilmesi durumunda geçmişle ilgili bilgilerimiz de yanlış olur.Bu nedenle kazı son derece sorumluluk isteyen bilimsel bir etkinliktir.Bu sorumluluğa eş olarak kazı teknikleri de her geçen gün biraz daha gelişmektedir.Kazı biliminin temel amaçlarından biri,öncelikle kazı yapılan yerin stratigrafisinin (tabakalanmasının), doğru bir şekilde açıklanmasıdır.