Sanat Dersi

Mimari Sanatı

Osmanlılarda Mimari Sanatı

İnşa yani yapı sanatı. Toplumların dini, siyasî, içtimaî ve iktisadî özelliklerine göre meydana getirilen güzellik, estetik, sağlamlık ve kullanışlılığı kendinde toplayan; mesken, mabed, medrese, hamam, kervansaray, çeşme, köprü, su yolu, bend, türbe, imaret, hastahane, çarşı, bedesten, kütüphane, saray ve kabristan gibi eserlere mimarî eserler denir. Kültür, iklim ve teknik imkanlara bağlı olan mimarlık sanatı ve mimarî eserler devirden devire, milletten millete, iklimden iklime değişiklik göstermektedir. Kullanılan malzemenin cinsine ve özelliğine göre inşaatın şekli ve tatbik edilen usuller de ayrıdır.

Mimarî bir eserde tertip tarzı, büyüklük, ölçülerin birbirine nisbeti ve uygunluluğu gibi unsurlar sayesinde güzellik sağlanmaya çalışılır. Bu maksatla eserlerin ölçülerinde nisbetlerini esas alan matematikle ilgili formüller kullanılır. Mimarlıkta göz önüne alınması gereken bir husus da kullanışlılıktır. Yani yapılan eser kullanış gayesine uygun olmalı, bina içindeki sirkülasyon (hava akışı) ve akustik (ses yayılma) özellikleri iyi bir şekilde sağlanmalı, çeşitli ihtiyaçlar imkanlar nispetinde karşılanmalıdır.

Mimarlık, ihtisas sahalarına göre; dinî mimarlık (cami, mescid, kilise mimarlığı), askerî mimarlık, sivil mimarlık (mesken, sanayi, ticaret, içtimaî ve siyasî mimarlık), şehir mimarlığı ve bahçe mimarlığı gibi şubelere ayrılır.

Mimarlık tarihi insanlık tarihiyle yaşıttır. Yeryüzünde ilk mimarî eser, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in inşa ettiği Kabe'dir. Kabe-i Muazzama’yı ikinci defa Sit peygamber , Nuh tufanından sonra da Hz. İbrahim ve oğlu İsmail yeniden inşa ettiler.

Devamını oku

Türk Mimarisinin Özellikleri Nelerdir?

Türklerin çok değişik coğrafi koşullar, değişik kültür çevreleri içinde, uzun zaman aralığında oluşturduğu mimari eserler sözkonusu edildiğinde, Anadolu Türk Mimarisine özel bir yer ayırmak gerekir. Yakın zamana kadar, Anadolu Türk sanatı ve mimarisi konusunda araştırma yapanların büyük bir bölümü, bazı önyargılarla bu sanatı ve mimariyi İslam sanatı çerçevesi içinde sınırlı bir yere oturtuyor, oluşumunda katkısı olan öğeleri bu genel çerçeve içinde açıklamaya çalışıyorlardı. Bu tür yaklaşımların başlıca nedeni, Türk sanatı üstüne özgül araştırmaların sınırlı oluşu kadar, araştırmacıların önyargılarından da gelmekteydi. Oysa bugün aynı konuda oldukça yoğun çalışmalar yapılmakta, Türklerin sistemli bir gelişme sonucunda ortaya koydukları Anadolu Türk mimarisinin özgün karakteri açık bir biçimde belirlenerek, daha sağlam genel yargılara varılabilmektedir. Özellikle Türk araştırmacılar bir yandan ayrıntılarına kadar mimari ürünleri geniş yığınlara tanıtmaya çalışmakta, basamak niteliğindeki eserleri gün ışığına çıkarmaktadırlar. Bu tür malzemenin yanı sıra, eserlerin o ortamın siyasal, ekonomik ve sosyal yapısını da belirleyen çalışmaların sürdürülmesi sevindiricidir.

Devamını oku