Sanat Dersi

yaşam

Temel Tasarım: Ekler "Nokta" Üzerine

Hiç noktanın yaşamınızdaki yerini düşündünüz mü?

Nokta düzensizliğin içinde ilk düzen elemanıdır. Yer belirler. Nokta, görsel anlatımın temel ögelerinden biridir. Tek başına durgunluğu ifade eden nokta çoğaldıkça giderek dinamizme, ritme ya da karmaşaya dönüşebilir. Noktalar yanyana geldiklerinde birbirleriyle ilişkiye girer. Yaşamda da böyle değil midir? “Bir elin nesi var iki elin sesi var”, denmez mi? İnsanlar yanyana gelince yarattıkları dinamizmle olumlulukta yaşayabilirler, olumsuzlukta. Önemli olan o birlikteliğin dönüştürme amacının iyi ve güzel olmasıdır. İşte yaşamın hareketi noktaya vurulduğunda, kağıtta düzene dönüştürülmesidir. Yani yaşam bulmasıdır. Önemli olan da yaptıklarınızın ve yaşadıklarınızın arasında bir denge kurabilmektir. Noktaya sanat, bilim, yaşam açısından bakalım. Hiç düşünmüş müydünüz? Evren içinde dünya noktadır. Uzaktaki bir uçan balon, bir uçak nokta görünümdedir. Ya da tam tersi uçaktan aşağıya baktığınızda, gördükleriniz noktadır. Durduğunuz yere bağlı görmek. Noktalar yanyana gelince çizgi olur. Hani insanlar elele tutuşup halay çektiklerinde yada bedenden duvar oluşturduklarında olan. Noktalar yanyana, üstüste, çapraz konduğunda lekeler oluşur. Fotoğrafta gren, yaşamda dokusal görüntüler oluşturur.

Temel Tasarım: Yaşamın Çizgisi

Sanatın çizgi ile başladığı gerçektir, yaşamın da. Yaşamın çizgisi, sanatın çizgisi kadar önemlidir bu nedenle. Göz nesneyi görürken el çizgiyi gerçekleştirir. Ya yüreğin gerçekleştirdiği çizgiler; karmaşık, sade, sık, seyrek, ince, kalın…Hayallerin çizgisi yaşamın çizgisine dönüşürken kazandırdığı ya da yitirdiği değerleri ile çizgi, nesneyi görme biçimine dönüşür. Çizgi; iki gözün bakışında saklı olan. Bakışın sıcaklığında eriyen ya da soğukluğunda kalın siyah bir görselliğe dönüşen. Yaşamımızdaki noktalar yan yana gelip yeni biçimiyle çizgi olup bir yol izler, uzun ya da kısa olan. Nokta konulup bitiyor mu? Hayır yaşam tek nokta değil ki, bir çok nokta. Bazen yan yana gelip sıralanan bazen yumağa dönen ilişkilerin içinde yer alan. Nokta, yan yana dizilerek uzarken çizgiyi oluşturuyor, insanların birlik olup değiştirebildikleri şeyler gibi, bir biçim yan yana geldiğinde başka biçimler ürüyor. Çizgi sınırları belirleyen oluveriyor. Doğada çeşitli çizgisel yapıyla karşılaşırız. İnsanların çizdiği çizgi, salt kağıda değil kalemle. Yaşamına çektiği çizgi. Farklı, siyah, gri ya da renkli olan. Önemli olan çizginin zengin verilerinden yararlanmaktır, bilinçli bir şekilde ve sevgiyle.

Temel Tasarım: Yaşamda Doku

Nesne ve varlıkların karakteristik birer dış yapıları vardır. Bunun, özellikleri ve etkileri dokuyu oluşturur. İç yapının işlevsel niteliklerini dışa vuran etkidir doku ve doğanın yapısal özelliğidir. Bir ayrıcalık göstergesidir doku. Hani yaşlının cilt dokusuyla gencinkinde ki fark, ya da ağacın veya portakalın dokusundaki ayrıcalık gibi. Doku, yüzeyleri oluşturan bir değerlendirmedir. Gördüğümüz her şeyin özel bir dış yüzeyi-görünüşü vardır. Eğer tasarımcıysanız ya da farklı bakıyorsanız çevrenize doğadaki bu görsellik yaratı olanakları tanıyacaktır size. Farklı tatlar yaşamanızı sağlayacaktır.

Doku, birbirine eş ya da birbirini tamamlayan birim biçimlerin belli sistemlerle yan yana gelmesinden oluşur. Ancak yan yana geliş sistemleri farklılıklar da gösterir. Doğal dokular, bütün içinde birbirini tamamlayarak yapısal bir sistem oluştururlar. Dokulardaki yapısal karakterler, işlevsellikle ilgilidir. İşlevsellik gençlikte ve yaşlılıkta geldiği boyuta göre yerini alır. Dokusal yüzeylerin oluşumu ayrıcalıklar gösterir. İnsanlardaki farklılıklar gibi. Doku çeşit çeşittir. Bazı şeylere, örneğin sevgiye, hüzne dokunamazsınız, ama hissedersiniz, görürsünüz. Görsel doku da böyledir. Bazen de dokunmak gerekir, pürüz gelir elinize, yine duyumsarsınız, hissedersiniz. Dokunmanın tadını yaşarsınız, dokunsal doku örneği. Etrafımıza baktığımızda kentte yaşayanlar betonun dokusunu, kasabada yaşayanlar öncelikle toprağın, ağacın dokusunu görürler. Birileri yapay doku, diğerleri doğal dokunun içinde yaşarlar. Tabii her şeyde, karakterlerde, göz yapılarında farklılık, olduğu gibi dokuda da çeşitlilik vardır; yüzeysel doku, ince, kaba doku, düzenli, düzensiz doku, sert, yumuşak doku. Her şey zıtlığını beraberinde getiriyor. Ayrıca organik, kimyasal, dinamik, geometrik, optik vs. dokuların yanında güncel değişken dokular da vardır, denizin dalgası gibi. Okyanustaki dalgaların yürekte de yaşanması doku tadında…

Temel Tasarım: Yaşamın Zıtlığındaki Denge

“Zıtlık” değince aklıma ilk gelen “birlik” sözcüğü olur. Zıtlık değince hemen çağrışan “denge” sözcüğü yaşam bulur zihnimde. Zıtlık karşıtlığını içinde barındırır. Ve karşıtlığını doğurur.

Öğrencilerime bariz bir şeklide zıtlığı gösteren saydamları izletirken yaşamda zıtlık konusunda bana örnek verebilir misiniz, diye sordum. Söyleşilerde de çokça yaşanan derste de yaşanıyor. Soru soramamak ve konuşamamak ve de örnekleyememek. Soru sorulduğunda şaşkınlık yaşamak. Şaşkınlık zamanlarını geçirsinler diye erkek - kadın dedim. Arkası gelmeye başladı yavaşça. Islak- kuru, gece- gündüz, kapalı-açık, gibi…

Zıtların birliği, zıtların dengesi, her olay zıtlığını doğurur. Zıt gitme, zıddıma gidiyorsun. Zıtlık yapma. Ne kadar zıtlar değil mi? Kontrast olmuş-zıt olmuş. Yaşamda, dilde yerini alıyor zıtlık. Zıt derken dışarıda bırakılan aslında içimizde olan.