Sanatın çizgi ile başladığı gerçektir, yaşamın da. Yaşamın çizgisi, sanatın çizgisi kadar önemlidir bu nedenle. Göz nesneyi görürken el çizgiyi gerçekleştirir. Ya yüreğin gerçekleştirdiği çizgiler; karmaşık, sade, sık, seyrek, ince, kalın…Hayallerin çizgisi yaşamın çizgisine dönüşürken kazandırdığı ya da yitirdiği değerleri ile çizgi, nesneyi görme biçimine dönüşür. Çizgi; iki gözün bakışında saklı olan. Bakışın sıcaklığında eriyen ya da soğukluğunda kalın siyah bir görselliğe dönüşen. Yaşamımızdaki noktalar yan yana gelip yeni biçimiyle çizgi olup bir yol izler, uzun ya da kısa olan. Nokta konulup bitiyor mu? Hayır yaşam tek nokta değil ki, bir çok nokta. Bazen yan yana gelip sıralanan bazen yumağa dönen ilişkilerin içinde yer alan. Nokta, yan yana dizilerek uzarken çizgiyi oluşturuyor, insanların birlik olup değiştirebildikleri şeyler gibi, bir biçim yan yana geldiğinde başka biçimler ürüyor. Çizgi sınırları belirleyen oluveriyor. Doğada çeşitli çizgisel yapıyla karşılaşırız. İnsanların çizdiği çizgi, salt kağıda değil kalemle. Yaşamına çektiği çizgi. Farklı, siyah, gri ya da renkli olan. Önemli olan çizginin zengin verilerinden yararlanmaktır, bilinçli bir şekilde ve sevgiyle.